Zavallı Mağdur Kurt

Zavallı Mağdur Kurt

Uygulama:

Öğretmen, öğrencilere  “Mağdur” kelimesinin anlamını sorar. Mağdurun bu uygulamada kullanılan anlamı “Kötü davranışa uğramış, istismar edilmiş, bir şeyden dolayı zorluk çeken” dir.

Grup lideri “Zavallı Mağdur Kurt” hikayesini  okur. Hikayeden sonra öğrencileri aşağıdaki sorularla yönlendirerek bir tartışma sürdürür:

-“Kırmızı Başlıklı Kız” hikayesini çocukken okuduğunuzda kurtla ilgili duygularınızı hatırlıyor musunuz?

-Kurtla ilgili şu anda neler hissediyorsunuz?

-Kırmızı başlıklı kız, büyükannesi ve avcı ile ilgili duygularınız değişti mi?

-Kendi yaşantınızda da bir durum veya kişi ile kesin olarak hissettiğiniz duygular, onları tanıdıktan veya onların görüşlerini dinledikten sonra değişti mi? Kim örnek vermek ister?

-Bu hikayenin amacı neydi?

Öğretmen, öğrencileri gruplara ayrılır ve bir başka hikayeden bir hikaye kahramanı seçerek hikayeyi onun ağzından ama bilinen gerçekleri değiştirerek anlatmaları istenir. Örneğin: Sindirella, Pamuk Prenses, Jack ve Fasulye Ağacı gibi masallar. İsteyen gruplar bu masalı resim kağıdına resimle de çizebilirler.

Öğrencilerin hikayeleri  bütün sınıfla paylaşılır.

Bu etkinliğin sonunda “paylaşım çemberleri” oluşturarak öğrencilerin aşağıdaki konularda paylaşım yapmalarını istenebilir: “Biri benim bakış aşımı yanlış anlamıştı.”, “Ben bir keresinde bir başkasının bakış açısını yanlış anlamıştım.”

*Grup lideri bu oturumun amacını bir kez daha özetler ve öğrencilere bu oturumdaki etkinlikle ilgili neler hissettiklerini sorar ve oturumu sona erdirir.

“Zavallı Mağdur Kurt” Hikayesi:

Yazan: Lief Fearn   Uyarlayarak çeviren: Nevin Dölek

Orman benim evimdi. Orada yaşıyordum ve ormanı çok önemsiyordum. Onu temiz ve tertipli tutmaya çalışıyordum. Güneşli bir günde ormanda bazı piknikçilerin bıraktığı çöpleri temizlerken, ayak sesleri işittim. Hemen bir ağacın arkasına saklandım ve elinde bir sepet taşıyan küçük bir kızın geldiğini gördüm. Bu küçük kızdan hemen pek şüphelendim çünkü çok garip bir şekilde giyinmişti. Baştan aşağı kırmızılar içindeydi; kırmızı bir palto, başında sanki kendini başkalarından saklamaya çalışan kırmızı bir başlık. Doğal olarak onu durdurup sorguya çekmeye karar verdim. Kim olduğunu , nereye gittiğini, sepetinde ne taşıdığını sordum. Bana cevabını şarkı ve etrafımda  dans ederek verdi. Büyükannesine yemek götürdüğünü söyledi. Aslında dürüst bir kıza benziyordu ama bu orman da benim ormanımdı ve gerçekten kıyafeti ile şüpheli birine benziyordu. Ayrıca küçük bir kızın ormanda bir başına dolaşması da bana pek doğru gelmedi. Bu nedenle ona ormanın tehlikeli bir yer olabileceğini, böyle kimseye haber vermeden tek başına ormanda komik bir kılıkta dolaşmasının doğru olmadığını öğretmek üzere bir ders vermenin gerekli olduğunu düşündüm.

            Yoluna devam etmesine izin verdim ama kısa yollardan koşarak ondan önce büyükannesinin evine vardım. Büyükannesi pek hoş, pek kibar bir hanımdır. Çok uzun zamandan beri de tanışır dostluk ederiz. Büyükhanıma vardığımda ona durumu anlattım ve o da bu küçük torununa bir ders verilmesi gerektiğine karar verdi. Büyükanne, ben ona seslenene kadar saklanmaya karar verdi. Yatağın altına girerek beklemeye başladı. Ben de büyükannenin giysilerinden birini giydim, yatak başlığını kafama geçirdim.       

            Küçük kız eve ulaştığında, yatağa girdim ve kızı yanıma çağırdım. Kız yanakları al al olmuş bir şekilde geldi ve kulaklarımla ilgili alaycı şeyler söyledi. Daha önce de büyük kulaklarımla alay edenler olmuştu o nedenle bunu hafife aldım ve kulaklarımın onu daha iyi duymak için büyük olduğunu söyledim. Yani ondan hoşlandığımı, onu umursadığımı ve söylediklerini ilgi ile dinlemek istediğimi anlatmak istedim. Benim bu iyi niyetli yaklaşımıma karşılık alaycı bir şekilde gözlerimin niye böyle patlak patlak olduğunu sordu. Artık bu terbiyesiz küçük kıza karşı neler hissetmeye başladığımı tahmin edebilirsiniz ama yine de kontrolümü kaybetmedim. Yüzüme bir gülümseme yapıştırdım ve iyi davranmaya devam ettim. Gözlerimin onu daha iyi görebilmek için büyük yaratıldığını söyledim.

            Ondan sonraki hakareti beni gerçekten kırdı. Laf aramızda, benim bir sorumun var, dişlerim çok kocaman. Bu beni her zaman üzmüştür hatta bir diş hekimine gidip dişlerimi biraz daha kısalttırmayı bile düşündün bir aralar. Anlayacağınız, bu küçük kız benim en kompleksli olduğum özelliğimle alay etti. Biliyorum, kendimi daha iyi kontrol etmeliydim ama dayanamadım, yataktan fırlayıp, homurdandım ve dişlerimin onu daha iyi yemek için büyük olduğunu söyledim.

            Şimdi şunu kabul edelim ki hiç bir kurt küçük bir kızı yiyemez-bunu herkes bilir- ama bu küçük deli kız evin etrafında çığlıklar atarak koşmaya başladı. Ben de arkasından koşup onu yatıştırmaya ve şaka yaptığımı anlatmaya çalıştım, ama nafile! Bir ara büyükannesinin giysilerini üzerimden çıkardım ama bu durumu daha da kötüye götürdü. Birden kapı açıldı ve içeri elinde kocaman bir balta olan bir avcı girdi. Ona bakar bakmaz başımın dertte olduğunu anladım. Neyse ki açık bir pencere buldum ve kaçtım.

            İşte hikaye aynen böyle geçti efendim, ama büyükanne nedense hikayeyi benim açımdan hiç anlatmadı. Kısa sürede tüm dünyada benim ne kadar gaddar ve kötü biri olduğum söylentileri dolaşmaya başladı. Herkes benden uzaklaştı. Kırmızı başlıklı kızın yaşantısını nasıl sürdürdüğünü bilmiyorum ama benim yaşamım bu olaydan sonra hep mutsuzluk ve yalnızlıkla geçti. Bu nedenle biz kurtların nesli hemen hemen tükenmek üzere. Eminim bunda o garip kırmızı başlıklı şımarık kızın hikayesinin etkisi büyüktür.

    Ne Zaman Kullanılabilir

    Yıl boyunca her zaman

    Yaş Düzeyi

    İlkokul

    Süre

    40 dakika

    Malzemeler

    Kalem, kağıt, boya

    İlgili Sosyal Duygusal Öğrenme Alanları

    Öz-farkındalık, sosyal farkındalık, empati
    l

    Amaç

    Öğrencilerin  aynı durumlarla ilgili farklı bakış açıları olabileceğini ve bu farklılıkların nasıl çatışmalara yol açabileceği fark etmelerini sağlamak