Çocukları sorumlu, üretken, ilgili ve ilgili vatandaşlar olmaya hazırlamak, günümüzde eğitimin hedefi olmaya devam eden zamansız bir arayıştır. SDÖ becerilerinin alt yapısını incelediğimizde ise sistem teorileri, öğrenme teorileri, çocuk gelişimi teorileri, bilgi işleme teorileri, sosyal-bilişsel teoriler, farklı duygular teorisi, bağlanma teorisi ve davranış değişikliği teorilerinin etkisi olduğunu görmekteyiz.
Aşağıda tarihten günümüze kadar SDÖ becerilerinin temelini oluşturan teoriler ve çalışmalar bulunmaktadır.(1)
Sosyal ve Duygusal Öğrenme “Eski Bir Olgu”
Birçok batılı fikirde olduğu gibi, SDÖ’nün kökleri de antik Yunanistan kadar eskidir. Platon eğitime yönelik yazılarında beden eğitimi, sanat, matematik, bilim, karakter ve ahlaki yargıda eğitim dengesini gerektiren bütünsel bir müfredat önermiştir. “Sağlam bir eğitim ve yetiştirme sistemini sürdürerek, iyi karakterli vatandaşlar yetiştirilebilir” diye açıklamıştır.(2)
1916’da yayınlanan “Demokrasi ve Eğitim: Eğitim Felsefesine Giriş” kitabı Dewey, sosyal sorumluluk fikrini bizlerle tanıştırır. Bir kişinin başkalarının faaliyetlerini hesaba katmadan faaliyette bulunamayacağını öne sürer. Bu daha sonra SDÖ’nün temel bir ilkesi olacaktır. Bir çocuğun evdeki ve okuldaki deneyimlerinin psikososyal gelişimini etkilediğini ve dolayısıyla akademik başarısını etkilediğini tahmin ettiği Comer School Development Program adlı bir program yaratmıştır. Devam ve davranış sorunları olan bir okulda hantal okul prosedürlerini ortadan kaldırarak davranış sorunlarını azaltmaya odaklanan işbirlikçi bir program uygulamıştır. 1980’lere gelindiğinde, akademik başarı ulusal ortalamayı aşmıştır.(2) Vygotsky, sosyal etkileşimin bilişten önce geldiğini savunmuştur. Ona göre, çocuğun bir partnerin yardımıyla bilgiyi geliştirmesi Yakınsal Gelişim Alanı içinde rehberli öğrenme yoluyla olur. Çocuklar, davranışları modelleyen yetenekli bir öğretmenle sosyal etkileşimi öğrenirler. Bu teoriler, günümüzde öğretmenlerin davranışları modellediği sınıflarda ve küçük gruplarda görülmektedir. Eğitimciler, öğrencilerin taklit etmesi için davranışları ve başa çıkma becerilerini modellediğinden, bu, SDÖ uygulamalarının önünü açar. (4) Önemi son kırk yılda giderek artan ve akademik becerilerin yanında aynı ağırlıkta yerini alan SDÖ becerilerinin ortaya çıkışı ABD’de Başkan Reagan zamanında yayınlanan “Risk Altındaki Ulus” (1982) raporunda da yerini almıştır. Bu raporda toplumu oluşturan değerlerin sekteye uğradığı ve çocuk yetiştirme tutumlarına yönelik eksiklikler vurgulanmıştır. O yıllarda okullarda şiddet olaylarının, okul devamsızlığının ve zorbalığın arttığına tanık olurken, çocuk ve gençlerin ruh sağlığını etkileyen olumsuz durumlar da dikkat çekmekteydi. Geliştirilen müdahale programlarıyla sadece problemli bireylerin SDÖ becerilerine odaklanılmış ancak bu programlar da değişkenleri göz ardı ettiğinden başarı elde edememişlerdir. Özellikle 1990 yıllarından itibaren yapılan bilimsel araştırmalar, insana yapılan vurguyu öne çıkarmış, sosyal duygusal ortamın öğrenmeyi destekleyici ve iyileştirici olmasının önemi vurgulanmıştır. SDÖ becerilerinin Akademik Başarıyı etkileyen beceriler olduğuna yönelik çeşitli raporlar yayınlanmıştır. 1994 – CASEL (Collaborative for Academic, Social and Emotional Learning) organizasyonu sosyal Duygusal Öğrenme girişimleri üzerine araştırmalara odaklanmak için kurulmuştur. SEL’i kampüslerinde uygulamaya çalışan okullar için etkili bir kaynak olmuştur. Odak noktası, sosyal ve duygusal öğrenme ve SDÖ’ nün akademik ve kişisel başarıyı nasıl etkilediğidir.(6) 1995 yılında Goleman “duygusal zeka” kavramını ortaya atmış, duyguların bireylerin hayatındaki önemi gündeme gelmiştir. Özellikle erken çocukluk dönemi ve İlkokul dönemi için tasarlanmış müdahale programları tasarlanmış ve bu yıllarda Lions Quest Yaşam Becerileri, Second Step (İkinci Adım), Incredible Years (Eşsiz Yıllar), Promoting Alternative Thinking Strategies (PATHS), I Can Problem Solve (Problem Çözebilirim), Responsive Classroom ABD’de 2018 yılında “Umut içindeki Ulus” (A Nation at Hope) adında bir rapor yayınlanmıştır. Ardından dünya genelinde çeşitli raporlar ve program geliştirme çalışmaları hayata geçmiştir. OECD “Sosyal ve Duygusal Beceriler Çalışması” adlı değerlendirme çalışması yapmıştır. Dünya ülkelerindeki PISA sonuçlarına göre ise, okuduğunu anlama, fen ve matematik alanlarında düşük puanlar elde edilmesi sonucu SDÖ becerilerinin geliştirilmesine yapılacak yatırımın akademik alandaki puanları arttıracağı belirtilmiştir.(1)
1916 – John Dewey
1960’ların sonu – James Comer
1962 – Vygotsky’nin Sosyokültürel Teorisi
1982
1990
1994
1995
2018 – “Umut içindeki Ulus” (A Nation at Hope)
Türkiye’de Sosyal-Duygusal Öğrenme Alanındaki Gelişmeler ve Uygulamalar:
Türkiye’de SDÖ alanındaki çalışmalar sınırlı olmakla birlikte son yıllarda SDÖ’ye verilen önemin artması sonucu araştırma çalışmalarında da artış görülmüştür. SDÖ ile ilgili kısıtlı alanyazısı olduğu, uygulamaların azlığı ve niteliklerinin düşüklüğü, sınırlı okulda uygulandığı ve eğitim sistemine henüz dahil edilmediği görülmektedir. Bu veriler sonucu SDÖ nün Türk Eğitim sisteminde hak ettiği yeri henüz almadığı düşünülmektedir.
2019 TÜSİAD Raporunda tüm çocuk, genç ve yetişkinlerin sosyo duygusal öğrenme becerilerinin desteklenmesinin önemi ortaya konulmuştur.
2023 Eğitim Vizyonu Raporu ile birey ve toplumun iyi oluş halinin desteklenmesinin önemi görülmüş ve raporda insana kuvvetle vurgu yapılmıştır. Aynı zamanda Eğitim Reformu Girişimi (ERG) izleme raporlarında akademik alandaki beceriler kadar sosyal ve duygusal alandaki becerilerin önemine dikkat çekilmiştir.(1)
Türkiye’de SDÖ üzerine çalışmalar kısıtlı olmakla birlikte, İkinci Adım ve LQYB (Lions Quest Yaşam Becerileri) gibi yurtdışından uyarlanan programlar bulunmaktadır. LQYB programı, Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma merkezi (BUPERC) tarafından erken çocukluk ve ilköğretim okullarında uygulanabilecek barış eğitimi için bir model olarak alınmıştır. Uyarlanırken Türkçe’ye çevirisi yapılmış, kültüre uyarlanarak denenmiş ve ölçme ve değerlendirmeleri yapılmıştır. Aynı zamanda Ashoka tarafından yürütülen Fark Yaratan Sınıflar Projesi, Köy Okulları Derneği (KODA) tarafından uygulanan çocuk atölyeleri de Türkiye’deki SDÖ uygulamalarındandır.(7)